Sosyal Hayat

Antisosyalleşme

14 yaşında bir kız çocuğu en sevdiği arkadaşıyla kavga edip, ondan ayrılmak zorunda kalmıştır ve giderek herkesden uzaklaşmaktadır.

Konuş

Anababa ya da yakın bir arkadaşı konuşmasına yardımcı olup, kızgınlığını dışa vurmasını ve hatta ağlamasını sağlayabilir. Çocuk artık hiçbir yere gitmek istemediğini, çünkü arkadaşını yeni arkadaşlarıyla görmekten korktuğunu itiraf eder.

Düşün

Bu aşamada konuştuğu kişiyle birlikte:

- bu kızla olan arkadaşlığı konusundaki tüm iyi ve kötü şeyleri bir liste haline getirebilir
- şimdi ne tür bir arkadaşlığa gereksinim duyduğunu düşünebilir
- okulda ya da çevresinde arkadaşlık etmek istediği başka kişilerin olup olmadığını düşünebilir

Harekete geç

Uzun süreli hedef: Gelecek döneme kadar yeni arkadaşlar edinmek Kısa süreli hedefler:
- haftada bir kez dışarı çıkmak
- kendini iyi ifade edebilme hakları posteri hazırlamak (Bak. Sayfa 121)
- rahatlama egzersizleri yapıp, dönem sonundaki partiye kadar cesaret toplamak.

Denetleme

Bir ay içinde tekrar konuşma

Ödüllendirme

Kusursuz anababaların 7 melek özelliği

1. Güç - Ortalama 15-20 yıl boyunca, birkaç insanın kendilerine bağımlı olmalarına dayanabilecek kadar güçlü olmak; çocukları büyüyünceye kadar, onlara çok güçlü ve güvenilir oldukları izlenimini verebilmek için, kendi ruhsal ve bedensel sağlıklarına daima öncelik verebilmek. Bu nedenle de bu tür anababalar, enerjilerinin tümünü ve aşırıya kaçmayan ve bağımlılıktan uzak sevgilerini çocuklarına sonsuza dek verecek güce sahiptir.

2. Duyarlılık - Duygularını ve gereksinimlerini henüz gerektiği gibi ifade edemeyen ailenin küçük bireylerinin bu durumuna karşı hazırlıklı olmak. Bu anababalar tek tek her bir çocuğun özelliğine göre insiyatif kullanabilir, çocuk yetiştirme konusundaki kuramlara ya da katı kurallara körü körüne bağlanmazlar. Kendi gereksinimleri konusunda da duyarlı davranırlar, kendilerine bağımlı olan aile bireylerine gereken sevgiyi ve şefkati gösterebilmek için, duygularını birtakım paravanların arkasına gizlemezler.

Hayattan uzaklaşmayın ve sosyal olun

Erkekler kendilerini her ne kadar güçlü sanıyor olurlarsa olsunlar, bu anlamda ne kadar inat ederlerse etsinler, bilim insanları kadınların duygusal dünyalarının daha güçlü olduğunu söylüyor. Kadınlar zorluklara ve acılara karşı, erkeklere göre daha dayanıklılar. Kadınlar sorunlar karşısında, erkeklere oranla daha pratik ve hızlı çözümler üretebiliyorlar. Eşini kaybeden kadınlar günlük yaşama ve şartlara, eşini kaybeden erkeklere göre daha çabuk uyum sağlayabiliyorlar.

Hayatınızı düzenlerken çocuğunuzu unutmayın

Artık tek kişilik bir yaşam sizi bekliyor diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Artık evli olmayabilirsiniz ama bu artık baba olmadığınız anlamına gelmiyor. Çocuğunuz annesiyle yaşıyor olabilir ama aynı zaman da sizinle de yaşayacak. Bu yüzden hayatınızı düzenlerken çocuğunuzu da göz önünde bulundurmalısınız.

Evinizde çocuğunuzun da mutlaka odası olmalı: Çocuğunuz sizde kalacağı zamanlarda da kendisini evinde hissetmeli. Çünkü ev çocuğun güven duygusunu pekiştiren bir faktördür. Bu nedenle, yaşayacağınız ev bekâr evi gibi olmamalı. Evin bir odasını çocuğunuza ayırmalısınız. Yatağı, giysi dolabı, oyuncakları, çalışma masası, kütüphanesi ve özel eşyalarının olduğu kendisine özel bir oda yapmalısınız.

Boşanmayı hayatın sonu olarak görmeyin

Çocuğu olan bir kadın için, boşanmış olmak elbette zor. Boşanmayla biten evlilik deneyiminizi, yaşamınızın tümüne genellemeyin. Boşanmayı hayatın sonu, bir felaket ve yaşamı olumsuz tarafından yaşamak olarak algılamayın. Unutmayın ki, her son yeni bir başlangıçtır. Evlenmek kadar boşanmanın da doğal olduğunu kabullenmeye çalışın. İlk zamanlar bunu kabullenmeniz zor olacaktır ama zamanla yeni yaşamınıza uyum sağlayacak ve hayatın devam ettiğini göreceksiniz.

Hayatınızı pratikleştirin

Tek başına pek çok sorumluluğun üstesinden gelmek koli değil. Hele çalışan bir kadınsanız işiniz oldukça zor demekti Çamaşır, ütü, bulaşık, evin temizliği, evin alışverişi, işyeri,yapmanız gerekenler ve çocuğun ihtiyaçları derken, zaman size yetmez olur. Bir danışanım, haftanın yedi gününün kendisine yetmediğini, sekiz gün olsa daha iyi olacağını söylemişti. Evli kadınlar bile eşleriyle paylaştıkları halde işlerini yetiştiremezlerken, sizin tek başınıza pek çok şeye yetişmeniz oldukça zor olur. Bazen yatağınızı toplamaya bile zaman kalmadan evden çıkıverirsiniz.

Daha az yorulmak, çocuğunuza ve kendinize daha çok zaman ayırmak için evinizi daha pratik hale getirin. Fazla eşyaları kaldırın. Size iş çıkaran tüm fazlalıkları yok edin. Evinizle işiniz arasında çok mesafe varsa, evinizi işinize yakın bir yere taşıyın, böylelikle yolda geçen zamanı kendinize, çocuğunuza ya da başka işlerinize ayırabilirsiniz.

İçinize kapanmayın, sosyal yaşamınızı canlandırın

Eşler birbirlerinden boşandıktan sonra, sanki arkadaşlardan da boşanırlar. Evliyken görüşülen, birlikte yiyip içilen, gezilen arkadaşlar, boşandıktan sonra aranmaz olur. Kişi eşinden boşanırken sanki sosyal yaşantısından da boşanır.

Siz böyle bir hata yapmayın. Arkadaşlarınızla görüşmeye devam edin. Siz sadece eşinizden boşandınız, arkadaşlarınızdan değil. Ortak arkadaşlarınızın olması, onlarla görüşmeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Boşandıktan sonra belli bir süre kişi içine kapanır, sanki dünyayla tüm bağlantılarını keser. İç dünyasını yeni yaşantısına uyumlamaya çalışırken, dış dünyadan kopmak yanlış bir davranıştır. Sizin de içinizden, hiç kimseyle görüşmek gelmeyebilir. "Kine eski konular açılacak, sorular soracaklar, anılar canlanacak ve kendimi kötü hissedeceğim, iyisi mi bir süre görüşmeyeyim" diye düşünüyorsanız bu kokuda önlem alabilirsiniz. Arkadaşınızla ya da arkadaşlarınızla Buluştuğunuzda onlara, sizi rahatsız eden konuları konuşmamayı önerirsiniz. Sizi kıracaklarını hiç sanmıyorum.

Bir Başka Açıdan Ekonomi(miz)

Modern çağın insan zihnine aşıladığı en büyük zehirlerden birisi, hiç kuşkusuz, evreni ve hayatı bölümlere ayırıp onu bütünden koparması. Fizik, kimya, biyoloji gibi bilim dallarının her biri, hakikatın bir ucunu belki barındırıyor. Ama, filin kulağını, kuyruğunu, bacağını vs. tutup da fili onlarla izaha kalkışan körlere benzemekten kurtulamıyorlar. Hakikatı evrene gözü açık ve yukarıdan bakarak izah eden ve anlatan vahye kulaklarını kapadıkları sürece de bu durumda kalacakları muhakkak. Bu arada, ilkokuldan başlayarak eğitimin en “üst” düzeyine dek, parçalanmış bir evrene muhatap edilen ve her bir bilimle telkin edilen “tabiat”ların ağına dolanan akıllar ve kalbler, evrenin ve onun içindeki olayların anlamından, mesajından, hakikatından uzaklaşıyor.