Saygı

Gerekliliklerin belirtilmesi ve seçenek verilmesi

Gereklilik ve seçeneklerin iyi bir şekilde ifade edilmesi, çoğumuzun çocuklarımız üzerinde disiplin kurma çabaları sırasında kullandığı dokunaklı yalvarışların, çaresiz isteklerin ve boşa korkutmaların alternatifidir. Bunların otoriter, ama içten bir ses tonuyla ifade edilmesi ve tartışmaya girmeden, çocuk bunlara uyana veya uymadığı takdirde ortaya çıkacak sorunları anlayana kadar tekrar edilmesi gerekir. Çocuğun "kendi" isminin kullanılması (kızgınlık anında kullanılacak bir başka isim yerine) saygı ifadesidir ve etkili olur.

İki taraf da sakinleştikten sonra söylenebilecek şeylere birkaç örnek vermek istiyorum. Anlayış ifadesi içeren cümlelere ve sonraya ertelenen uzlaşma sözlerine dikkat edin.

"Ebru, durumun hiç de adil olmadığını düşündüğünün farkındayım. Bu konuda seninle yarın tekrar konuşacağız, ama şimdi yatman gerek. Şimdi iki seçeneğin var: ister kendin git yat, ister seni kucağımda götüreyim."

Kendine Saygısını Kazandıracak Bir Dil

İşte size çocuklarımıza yüksek sesle söylememiz gereken sözlerden birkaçı. Eğer aynı zamanda, ses tonunuz sevgi doluysa, gülümsüyorsanız, ona sarılıyorsanız, gözleriniz pırıl pırılsa ve heyecandan çığlıklar atıyorsanız, söylediklerinizin etkisi çok daha büyük olacaktır.

Olumlu duygulan paylaşmak
Seni seviyorum
Seninle beraberken çok mutluyum
Seninle oyun oynamaya bayılıyorum
Sana kitap okumak çok hoşuma gidiyor
Yaşamıma ne kadar neşe kattığını biliyor musun?
Bugünü seninle geçirmekten ne kadar mutluyum, biliyor musun?
Sen ...ken ne kadar mutlu oldum biliyor musun?
Sen ...ca ne kadar mutlu oldum anlatamam
... görünce seninle ne kadar gurur duydum anlatamam
Takdir ettiğinizi belirtme
Senin bu ... böyle yapman çok hoşuma gidiyor
Seni seviyorum, çünkü ...
Benim için çok önemlisin, çünkü ...
Senin ...e özel bir yeteneğin var
Bu dünyada senin gibisi yok, çünkü ...
Çok güzel gülümsüyorsun
Ne kadar duygulu şarkı söylüyorsun
Seninle beraberken çok iyi vakit geçiriyorum
Ne kadar yaratıcı gücün var. Şu yaptığına bak
Başkalarını incitmemek için ne kadar çaba harcıyorsun

Saygısını Azaltacak Dil Kullanmamak

Aşağıdaki sözcükleri belki de çok masumane kullanıyorsunuzdur. Fakat unutmayın ki, bu sözcüklere eşlik eden sözsüz bir dil de varsa, işte o zaman kullanılan sözcükler artık aşağılayıcı ve zarar verici olur. (Örneğin, müstehzi bir gülüş, saldırgan bir ses tonu, bıkkınlık ifade eden bir iç çekiş, havaya kalkmış kaşlar, başın ters ters sallanması, vs.)

Etiket
Siz çocuklar...
Senin gibi insanlar...
Şimdiki çocuklar...
Ne kadar tipik bir çocuksun
Ne kadar inatçısın
Şimdi bu giydiklerin mi moda? Ah, şimdiki nesil...
Amatör psikologlar
Ne kadar tembelsin...
Ne kadar düşüncesizsin...
Bebek gibi davranıyorsun
Bence senin sorunun...
Kendini... hissetmiyorsun, sadece ...
Gerçekten bunları söylemek istediğini zannetmiyorum
Sadece sorun çıkarmak için böyle davranıyorsun
Bir dakika şurada oturup, beni dinleyemiyorsun, değil mi?
Bu sana göre bir iş değil
Biliyorum sen böyle ...
Dikkat çekmek istiyorsun
Aman sen deneme
Sen yapamazsın
Söylemek istediği şey
Mesafe koymak
Çocukların her dediğine kulak asma Tamam! Pes ettim. Seni dinlemiyorum
Karşılaştırmak

Sevgiyi öldüren evlilik değil

Evlilik çok yönlü bir kurum ve ana maddesi sevgi. İki kişi çeşitli şartların sağlanmasıyla evlenmeye karar verdiğinde sevgiye götüren ilk elektriklenme diye tarif edilen çekim başta olmuşsa, birbirlerine sevgi duyuyor ve iyi anlaşıyorlarsa her şey bir başka güzel gelişir.

Evlilik hazırlıklarında bir başka heyecan, başka bir mutluluk hemen fark edilir. Sevgiyle ışıldayan gözler, birbirini görmek için can atan, beraber olmak, birlikte konuşmak, gezmek için her fırsatı değerlendiren, sevgilerini ifade etmek için en güzel sözleri, en anlamlı hediyeleri seçen eşler. Pekiyi bu kadar mutlu ve güzel başlayan, her iki tarafın da sevgiyi doya doya hissettikleri ve yaşadıkları bir ilişkide sevgi evlilikle biter mi?

Evlilik

Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17 seneyi
bitirdiğim bir kurum benim için..
17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son
verdiği kurum aynı zamanda da...
Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de
kuruma inanmamaktan geçiyor.
Evliliği toplumun dayattığı şekilde
yaşamamaktan...
Nedir bu dayatmalar?
Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması, eğitim
seviyesinin erkeğin lehine yada en azından eşit
olması



bunların sadece ikisi...
Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yaşça büyük
olmalı ki, kadına "höt" dediğinde oturmalı kadın...



Yada yumuşatıyorlar; efendim kadın erkekten önce
çöktüğü için (hani doğum felan) küçük olmalıymış
yaşı...
Eğitimde de böyle.. Kadının çok okumuşu bilmiş
olurmuş, evde kalmakmış layıkı....
Eşim benden 2 yaş büyük; ne "höt" dememe gerek kaldı
17 senede, ne de benden önce çöktü...




Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençleşti, "oo
Can bey kapmışınız çıtırı" esprilerine muhatap
dahi oldum.
Eşim 3 üniversite bitirdi; ben bir taneyi 9 senede
bitirdim..