Sen!

Sen zincirlerde bağlansanda dostluğunu gecelerde faş et! Aşk yolunda ölmeye gelsende vefânı “lâ ilâhe illallah” busenle ölümsüzleştir! Açlık miğdene vursada sen ruhunu Aşk’ın sofrasında doyur!



Nerede o yeminler? Nerede o duağı açılmamış geceler? Nerede o fistanı henüz yere değmemiş heceler? nerede? Nerede, doğdugu gece kelâma saklanan bilmeceler? Nerede cepheden geri dönmeyen Şehit olmuş sözler? Hüdâya yemin olsun ki halvete çekilmiş erenlerin, lafızların atıflarından bile başları döner.. keşke O halvetin baş döndürücü iştiyâkinda Aşk’a sermest olanlardan olsaydın!



Sen gökte ki kameri seyre dalsan da kelâmın kaleme naz eden edâsı kesilir. Ne kaf! Ne mim! Nede ra! Mâna âleminin tılsımıdır. Elif! Elifi idrak edenler kelâmı çözerler. Ondan mahrum olanlar ise gerisinde bir ömür tüketirler! Yazık!



Sen! Hani varya sen! Bir defâ da vaktini burada hebâ eden! Elbbette bir gün toprağa karışıp giden! Lütufları görme zamanı ne zaman? Sen illâ ki bir küsuf tutturup kahrı lütfa tercih eden! Sen! Ne zamana kadar gözlerini kahra emanet edeceksin?! Sen ne zamana kadar zalama boyun eğeceksin?! Bil ki! Kahır, kendi gözüyle letâfete bakarsa kahır görür! Kahır tecelliyatı da latif tecelliyatı da Allah’a mahsustur! Ancak! Neden lütuf var iken kahra gönül aralarsın ki?



Derisi yüzüleni devrinde kim anladi ki? Alâmet, Allah’a mahsustur! Cehâlet ise şeytanla Mahpustur! Cebirleri çözsen, devirleri geçsen, kimyayı bilsen ne yazar ki?! Sen gönül âlemini şeytânla mahpusa mahkum ettiğin sürece kâinat’in içersinde Allah’ın tecelliyatını anlayamayacaksın! Sen !!! Sen!! Ah sen! Neler çektirdin sen! Neler ettin yine sen?!




Sen Yed-i beyzâ milletlerin Mûsa sancağı olmalısın! Sen Tûr-i sîna gönüllerin Rizâ intizârı olmalısın. Sen cennet-âsâ devirlerin Muhammed bayrağı olmalısın! Sen deniz deryâ Fetihlerin hitâbet baharı olmalısın! Sen Ahirzaman rûyâların Hakikat bayraktarı olmalısın! Sen!



Sen zincirlerden kurtulsanda garipleri şâd et! Sen Şehitlere karışsanda Aşkını gönüllerde âbâd et! Sen varlığa ulaşsanda yoklukta kıvranan fakirlere bir tutam aşkından azad et!




Ey gölge gününde ki serinliğim…



Hiç kimse Aşkın sırrına eremez! Erdiğini zanneden de Allah’a ihanet eder! Kendini rezil rüsva eder! Zira Aşk öyle bir ummandır ki içine dalan ne nihâyete varabilmiştir nede bidâyeti hatırlayabilmiştir! Ancak ! Niceleri var ki Aşka ulaşmak için devirleri, denizleri birbirine katıp, kitâpları savurup, kâlemleri kırıp O mübarek yolda $ehit olmuşlardır!



Gel!



Sen!



Gölge gûnümde bir aşk olda gel! Sen Aşkımda bir beste olda gel! Sen bestemde bir hece olda gel! Sen hecemde bir lehce olda gel! Sen lehcemde bir bilmece olda gel! Sen bilmecemde bir Aşk olda gel!



Gecenin yanaklarından sızım sızım süzülen merhametin kan kırmızı gönlüme sirayet etti! Ne kerâmetti nede beşâretti! Bu olsa olsa bir inayetti!



Ne mutlu “bir Aşk vardı benden içeru” diyene! Ne mutlu Aşkın şaşkın yolcularına!



Derisi yüzülene selam olsun!



(Afyoni )


Konular