Ibadet

Birlikte ibadet etmek aileyi güçlendirir

Eşler arasındaki ortak alanları artırmak, yeni paylaşım anları oluşturmak evlilikte bağlılığı ve muhabbeti pekiştiren önemli etkenlerden. Karı-kocanın ortak beğeni sahibi olması, hayata aynı gözle bakabilmesi, uyumlu olabilmesi bu anlamda çok önemli. Ne var ki hiçbir çiftin bire bir aynı şeylerden hoşlanması, her zaman birlikte aynı faaliyetleri yapması mümkün değil. Fakat güzel bir kulluk içinde, ibadetlerle süslenmiş bir yaşamı kendilerine gaye edinen çiftler son derece hayırlı bir noktada birleşiyor. Dünya ve ahiret kazancı adına belki de en üstün güzelliklere böylece ulaşmış oluyor.

İki dünya saadetine ulaşma hedefi ile kurulan evliliklerde eşler birbirlerine her konuda destek vermeye çalışırlar. Dünya işlerinde olduğu gibi ahiret sermayesi olan ibadetler konusunda da birbirinin destekçisi olan karı-koca mutlu, huzurlu ve sevgi dolu bir evliliği daha çabuk elde etme fırsatına sahip olur. Zira ibadetlerdeki ruhu ve kalbi besleyici manevi güç, insan tabiatındaki kötü huyları törpüler. Kötülüğe sevk eden nefis ve şeytana karşı panzehir, Allah’a yakınlaştırıcı bir güç olur.

Cemaat Rahmettir

"Efdali a'mal namaz, namaz, namaz sonra da cihaddır" buyurulmuş. Hele gece kılınan iki rekat nafile namaz ve sabah namazının sünneti dünya ve dünyanın içindeki her şeyden, altını, gümüşü ve sair madenleri de dahil olduğu halde hepsinden efdaldir. Zira dünya ve dünyanın içinde neler varsa hepsi fanidir amma ibadetlerin hepsi bakidir.

Baki olan; elbette fanilerden efdal aladır. Onun için sen mutlaka namazını cemaatla kılmağa gayret et. Hele sabah ve yatsı namazlarında bulunmayanlar münafıklardan addedilmiştir.

İyi bak, Hz. Ömer gibi adil bir hükümdar bir namazı cemaatla kılmayı kaçırmış da yüz bin dirhem kıymetindeki arazisini tasadduk etmiş. Oğlu Abdullah da eğer bir vakit cemaatı kaçırırsa bir gün oruç tutar ve bir gece de sabaha kadar ibadet eder ve bir köle azad edermiş. Bazı bahtiyarlar da eğer bir cemaatı kaçırırsa onu tam yirmi beş kere tekrar kılarlarmış ki aynı cemaat sevabını alabilsinler.

Kötülüklerin Düşmanı Namaz

Muhakkak Namaz kişiyi fuhuş ve münkerattan meneder.Vakt-i saadette bir adam varmış, Namaz kıldığı halde bazı kötü işler yaparmış. Efendimize şikayet etmişler. Peygamberimiz de:

-Namaz onu bir gün meneder buyurmuş.

Hakikatten az bir müddet sonra adam kendiliğinden bütün kötü huylarını terk etmiş. O zaman Cenab-ı Peygamber Efendimiz:

-Ben size söylemiştim: Bir gün, Namazı onu her kötülükten menedecektir.

Bakınız yukarıdaki baş söz “muhakkak” ile başlar. Bu Kur’an-ı azimüşşanın sözüdür. Demek ki biz Namazı dürüst kılamıyoruz ki Ramazandan sonra Camilerimiz-Mescidlerimiz boşalıyor. Ve sonra yine herkes kendi aleminde. Senelerden beri bu böyledir. Bu da bize anlatıyor ki, biz Namazı şuurla kılamıyoruz.

“Namazını kılan Orucunu tutan, Zekatını veren, Haccını yapan kimseye müslümandır diye şehadet edilir.” Hadis !

Namazın Önemi

İnsanların ilk görevi, Allah'ın varlığına ve birliğine, Hz. Muhammed (s.a.v.) peygamberliğine inanmaktır. İmandan sonra farzların en önemlisi Namazdır. Namaz ruhu temizleyen, kalbi aydınlatan, insanı Allah'ın huzuruna yükselten bir ibadettir. Namaz, bize beden ve ruh temizliği kazandıran bir nurdur. Bu sayede müslüman günah kirlerinden Arınır ve cennete girmeye làyık temiz bir kul olur. Namaz kalblere Allah korkusunu yerleştirerek insanı günah işlemekten korur. Bu gerçek Kur'an-ı Kerim'de şöyle bildirilmektedir:

"Sana vahyolunan kitabı oku,Namazı dosdoğru kıl. Gerçekten Namaz, hayasızlıktan ve fenalıktan alıkoyar."

Namazın doğru kılan bir kimse günah işlemekten kurtulur. İmanını kuvvetlendirir. Allah'ın rızasını kazanır. Cennetin aydınlık yolu kendisine açılır. Müslüman Namaz kılmakla mükellef olduğu gibi, çocuklarına da Namazı öğretmek zorundadır. Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyor:

"Çocuklarınıza yedi yaşına gelince Namaz kılmasını emredin."

Namaz

Namaz, İslamın beş şartından biridir. "İman" dan hemen sonra ikinci sırada yer alır. Kur'an-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde daima, imanla birlikte zikredilmiştir. Namaz Dinin direğidir. Kalbin nuru, müminin miracıdır.(Mümin Namazda ruhen yücelip yükselir). Namaz, manevi kirleri temizleyen bir su gibidir. Mümin onunla günde beş defa temizlenir ve ferahlanır. Namaz, Müslüman, akıllı, ergenlik çağına gelmiş (bàliğ) her erkek ve kadına farzdır. Allah'ın emridir. Cenàb-ı Hak,Kur'an-ı Keriminde "Namaz kıl" emrini vermiş, Peygamberimiz de Namazı en ince teferratuatına kadar anlatmıştır. Mezhep imamları ve büyük Din alimleri de, Peygamberimizden duyulanları ve görülenleri derleyip toparlamışlar ve bizlere kadar ulaştırmışlar.

İbadet

Soru 1 : Allah (c.c.)’ın emir ve yasakları karşısında sorumlu olan, akıllı ve bülüğ çağına eren müslümana ne denir?

Cevap : Mükellef denir.

Soru 2 : Mükellef olan insanın bilmesi gereken fiiller sekiz tanedir. Mükellef olan kimse bu sekiz fiili, ameli yerine getirmek mecburiyetindedir. Efal-i Mükellefin de denilen bu sekiz kısım amel ve işler nelerdir?

Cevap : a- Farz, b- Vacip, c- Sünnet, d- Müstehap, e- Mübah, f- Haram, g- Mekruh, h- Müfsit.

Soru 3 : Kendisinde şüphe olmayan kati bir delille sabit olan, Allah (c.c.)’ın işlenmesini kesin olarak emrettiği hükümlere ne ad verilir? bir kaç örnek veriniz.

Cevap : Farz denir. (Beş vakit namaz, Zekat, Oruç, Hac vb.)

Soru 4 : Farzları terk haramdır, inkar etmek küfürdür. Farzlar iki çeşittir. Farzı ayın ve farzı kifaye. Bu her iki farzı tarif edip misallendiriniz.

Cevap : a- Farzı Ayın: Mükelleflerden her birinin yapması gereken farzlardır. (Oruç, Hac, vb.)
b- Farzı Kifaye:Mükelleflerden bazılarının yapmasıyla diğerlerinde sorumluluk kalkan farzdır. (Cenaze namazı kılmak, Hafız olmak vb.)

Resulullahın kadınlarla sözleşmesi

Peygamber efendimiz Mekke'nin fethinden sonra erkeklerle sözleşti, dine uymada nelere dikkat edeceklerini bildirdi. Erkekler bildirilen bu hususlara uyacaklarına dair Resulullaha söz verdiler. Bu sözleşmeden sonra Peygamber efendimiz kadınlarla sözleşmeğe başladı. Kadınlarla yalnız söz ile olup, mübarek eli, kadınların ellerine dokunmadı. Kötü huylar, kadınlarda, erkeklerden daha çok olduğundan, daha çabuk tesir altında kaldıklarından kadınlarla sözleşirken, erkeklerden daha fazla şart, araya kondu. Allahü teâlânın emirlerini yapmış olmak için, bunlardan kaçınmak lazım geldiği bildirildi.

Bu sözleşmede bulunan kadınlara Resulullah efendimiz hayır dua etti ve aflarını diledi. Bu sözleşmeyi her kim okuyup kabul edip bunlara uyarsa bu sözleşmeye dahil sayılır ve bu duaya kavuşur.

Kadir Gecesinin kadrini biliyor muyuz?

Büyük bir ülkenin sahibi ve sayısız hazineleri bulunan bir padişah tahta çıkışının yıl dönümünde, sarayın kapılarını halka açıp şöyle bir ilân yaptırmış:

“Ey millet! Herkes dilediği kadar altın, pırlanta, elmas, zümrüt, inci, mercan, zebercet alsın. Kabınızı getirin, istediğiniz kadar doldurun.”

Bedavadan hazinelerden gönlünce yararlanmak iyiymiş, hoşmuş ama; padişahın bir şartı varmış.

“Herkes hazineye akşamla sabah güneşin doğuşu arasında girebilecek.”

Halkın bir kısmı:

“Kim geceleyin uykusunu bırakıp da kalkacak, madem bir iyilik yapacaksın, evimize göndersene, deyip mışıl mışıl uyumuş.”

Bir kısmı ise:

“Gece de olsa gidelim. Fırsat bu fırsat, belki bütün ömrümüzde kazanamayacağımız kadar bir hazineye sahip oluruz” diyerek saraya koşmuş. Ama birkaç dakikada hazineden biraz altın ve mücevher alıp hemen evine gelip uyumuş.