Aileyi Ayakta Tutmak İçin

Yıllarca süren borç ödemeleri, hem kişisel ihtiyaçların karşılanmasını engelliyor, hem de ev, araba, ev eşyası, ulaşım, sağlık, giyim, mutfak harcamaları gibi aklınıza gelen tüm kalemlerde beklentilerin karşılanmamasını netice veriyor.

Yıllardır yaşadığı ailevî problemlerden dolayı bunalan Ayşe Hanım, kocası Ahmet Bey’e, umutla seslendi:

“Artık bu sorunu kendimiz çözemiyoruz. Gel bir psikoloğa gidelim.”
Ahmet Bey omuz silkti:

“Ben deli miyim ki psikoloğa gideceğim? Sorunlu olan sensin. Git kendini tedavi ettir”.

Ayşe Hanım ne psikoloğa gitmekten kaçınıyordu, ne de psikiyatriste muayene olmaktan.

“Ben sana git demiyorum ki… Birlikte gidelim. Hatasız olduğumu da düşünmüyorum. Belki gözümüzden kaçırdığımız, farkında olmadığımız hatalarımız vardır. Doktor bize hakem olsun”.

Ne söylese boşunaydı. Çünkü, Ahmet Bey bu ülkenin yarıdan fazlasının düşündüğü gibi, psikoloğa gitmek için mutlaka delirmek gerektiğine inananlardandı.

Şimdi Ayşe Hanım ne yapsındı? Tabiî bir o değildi, bu tür cevaplar alan. Hasan Bey de eşi Fatma Hanım’a bir aile danışmanına gitmeyi teklif ettiğinde aynı cevabı almıştı.

Ama artık evliliğinde sorun yaşayanlar ister istemez psikoloğun huzuruna çıkacak. Çünkü, aile mahkemeleri kuruldu ve çalışmaya başladı. Boşanma, velâyet, miras paylaşımı gibi davalara bakacak olan bu mahkemelerin hakimleri 30 yaşını doldurmuş, evli ve çocuk sahibi hukukçulardan seçiliyor. Bütün illerde ve nüfusu yüzbini aşmış ilçelerde kurulacak olan aile mahkemeleri şimdilik 35 merkezde faaliyete geçti.

Bu mahkemelerde hakimden başka üç danışman yer alacak. Psikolog, pedagog ve sosyal bilimci. Artık evliliğinde sorun yaşayan erkekler ve kadınlar, ister istemez psikoloğa gidecekler ve bunun için delirmeleri gerekmeyecek! Benim tavsiyem, mahkemeye düşmeden önce bir çözüm bulmaları. O zaman belki mahkemeye gitmeye bile gerek kalmayacak.

Ama psikoloğa gitmemekte kararlı olan eşler, boşanmak için mahkemeye başvurduklarında hakimden önce saydığım üç danışmanla görüşecekler. Belki de uzlaşma sağlanacak ve hakim karşısına çıkmaya bile gerek kalmayacak.
Ailemiz için ikinci güzel bir haber ise, henüz proje safhasında olan “evlilik sertifikası”. Artık her isteyen kolayca evlenemeyecek. Biliyorsunuz, trafikte araç kullanandan ehliyet isteniyor, ancak evlenmek için nikâh masasına oturanlardan okuma yazma bilme şartı bile aranmıyor.

Düşünün: Birkaç milyar liralık bir arabayı teslim ettiğiniz insanı, 45 gün eğitime tabi tutuyorsunuz. Neredeyse bir milyara yakın para ödüyor. Kursa gidiyor, iki kez imtihana giriyor. Ne var ki, Allah’ın en değerli sanatı olan insanı emanet ettiğiniz kişide konuyla ilgili hiçbir birikim aramıyorsunuz.

İşte bu gidişe dur demek için girişilen güzel bir proje var. Başbakan sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Dr. Ayşenur Kurtoğlu, evlenecek çiftlerin kursa katılıp sertifika almaları için bir proje hazırladı. Buna göre, evlenecek çiftler nikâhtan önce mutlaka bu kursa katılacak. Bu kurslar belediye bünyesinde verilecek. Üstelik belediyelerin organize edeceği eğitimler evlilik öncesiyle sınırlı kalmıyor, evlilik sonrasını da içine alıyor. Bir yıl içinde uluslararası aile şurası düzenlenecek olması ise, ailemiz için bir başka müjde.

Tüm bunlar güzel gelişmeler. Bir an önce uygulamaya geçilmesi, huzursuz ailelerin, boşanmayı çözüm zanneden çiftlerin azalması anlamına geliyor. Ancak gençliğin ve ailemizin sorunları bunlarla sınırlı değil. Özellikle birçok soruna temel teşkil eden evlilik masraflarının makûl bir çözüme ulaştırılmasında devletin yardım elini uzatması gerekiyor.

Şimdiki uygulamaya göre, evlilik ve düğün masraflarını karşılamakta zorlanan nişanlılar, güçlerini aşacak seviyede borç altına giriyorlar. Evliliğin en güzel yılları, her ay taksit ödemek zorunluluğundan dolayı adeta kâbusa dönüşüyor.
Yeni yuvayı kurmak için alınan eşyalar borçla alındığı için ailelere göre farklılık gösteren şu tür problemler yaşanıyor:

1.Taksitleri ya da döviz borçlarını ödemek için karı koca çalışmak zorunda kalıyorlar. Bazen kadın buna razı olmasa da kocasının baskısı yüzünden boyun eğiyor. Kadının çalışması iletişim, ev işleri ve çocuk bakımı, karşılıklı sınırların korunması açısından yeni sorunların çıkmasına sebep oluyor.

2.Erkek borçları ödemek için kendisini fazla çalışmak zorunda hissediyor. Bu da fazla mesai veya yeni bir ek işe girişmek şeklinde oluyor. Her iki çözüm de eşlerin nitelikli beraberliğini ve sağlıklı iletişimini engelliyor. Bu ise, aile içi sorunlara sebep olmanın yanında erkek ve kadında iffete aykırı bazı arayışlar oluşturabiliyor. Yeni bir ek işe girişmek ise çoğunlukla bir koltukta iki karpuz taşınmayacağı deyimini doğruluyor ve çözüm olması beklenen ikinci iş yeni bir borç yükü getirebiliyor.

3.Yıllarca süren borç ödemeleri, hem kişisel ihtiyaçların karşılanmasını engelliyor, hem de ev, araba, ev eşyası, ulaşım, sağlık, giyim, mutfak harcamaları gibi aklınıza gelen tüm kalemlerde beklentilerin karşılanmamasını netice veriyor. Bu ise, özellikle uzun yıllar sürdüğünde hayal kırıklığı, mutsuzluk, güvensizlik oluşturuyor.

Kısaca üç maddede özetlediğim bu sıkıntıların detaylarında korkunç acılar ve gözyaşları var. Kimi ailelerdeki sorunların temeline indiğinizde başlangıçtaki maddî sıkıntıları görüyorsunuz.

Hepsinden önemlisi de, artık her şeyi hazırlamış binlerce nişanlının sadece maddî sıkıntı yüzünden evlenmeyi ertelemeleridir. Bu da sayısız soruna temel oluşturmaktadır.

Çözüm olarak sosyal yardımlaşma, akraba ve arkadaşların dayanışması, vakıf ve derneklerin desteğinden söz edebiliriz. Kuşkusuz bunlar çok önemli hizmetlerdir.

Ancak ülke genelinde ve evlenen tüm gençleri kapsayacak çözüm, devletin vereceği evlilik kredisidir. Evlenmek isteyen fakir gençlere, ilk iki yılı geri ödemesiz, faizsiz kredi verilmelidir. Daha çok gence ulaşabilmek için kredi limitleri çok yüksek tutulmamalı, gerçekten muhtaç olanlar özenle seçilmelidir.

Evlilik kredisi, yeni evlilerin borç ödemelerinde esneklik ve rahatlık sağlayacağı için hem mutlu olmalarına vesile olacak, hem de daha üretken olmalarını netice verecektir. Çünkü, mutlu ve huzurlu insanlar daha çok üretir.

Aile Mahkemelerini ve proje safhasındaki evlilik sertifikasını sevinçle ve tebrikle karşıladığımız hükümetin, evlilik kredisini uygulayarak toplumsal bir hizmeti üstlenmesini temenni ediyorum. Görünüşte ek bir masraf gibi algılanan evlilik kredisi, toplumumuza hem huzur, hem ekonomik üretim olarak geri dönecektir.

Evlilik kredisi hayata geçirildiğinde, ne askerlik, ne eğitim süreci evlenmek için sabırsızlanan gençleri engelleyemeyecektir. Böylece toplumu içten içe kemiren birçok ahlâksızlığın da önü alınacaktır.


Cemil Tokpınar


Konular