Çocuğunuzun annesi (ya da) babasıyla iletişimi asla kesmeyin

Boşanan çiftlerin en büyük sorunlarından biri de, eski eşle yapılacak olan görüşmelerdir. Eski eşle görüşmek sevimsiz ve sinir bozucu gelir. Hatta bazı çiftler, boşandıktan sonra bir daha birbirleriyle hiç görüşmezler. Oysa bu durum çocuk açısından son derece zararlıdır. Çocuğunuzun gerek kişilik gelişimi, gerek ihtiyaçları, gerek eğitimi için birbirinizle anne-baba olarak iletişim içinde olmanız gerekir. Unutmayın ki, sizler karı-koca olarak boşandınız, anne-baba olarak değil. Anne-baba olma sanatını, birbirinizden boşanmış da olsanız öğrenmeniz gerekli. Anne-baba olarak çocuğunuzun gelişiminden, yaptıklarından, yaşadıklarından, davranışlarından, arkadaş ilişkilerinden, okul yaşantısından, diğer ebeveynle olan iletişiminden, sorunlarından, başarılarından, kısacası çocuğunuzun hayatıyla ilgili her şeyden haberiniz olmalı. Zaman zaman çocuğunuzla ilgili kararlar almanız gerekecektir. Bu kararları eski eşinizle birlikte almalı, çocuğunuzun yetişmesi ve eğitimiyle ilgili davranışlarda ortak hareket etmelisiniz. Biriniz herhangi bir duruma izin vermezken diğeriniz de vermemeli ve disiplin kurallarını, sınırlan birlikte oluşturmalısınız.

Genellikle çocuğun tüm sorumluluğunun anneye bırakıldığı gerçeğini biliyoruz. Babalar boşandıktan sonra, baba olma sorumluluklarını göz ardı edebiliyorlar. Daha önceki bölümlerde belirttiğim gibi, eski eşi cezalandırmak için çocuklarını arayıp sormuyorlar. Oysa bu durum çocuğun iç dünyasında fırtınalar estiriyor. Sizin aranızdaki sorunlardan çocuğunuzun sorumlu olmadığını, onun size ihtiyacı olduğunu aklınızdan çıkarmamalısınız.

Boşanan eşler, anne-baba olarak birbirleriyle iletişimi kesmedikleri sürece, çocuk adına sağlıklı kararlar alabiliyorlar. Bu da çocuğun gerek psikolojisi gerekse geleceği için son derece önem taşıyor. Çocuklar, anne-babaları boşanmış olsa bile, birbirleriyle iletişim halinde olduklarını bilmeliler. Annesiyle yaşayan bir çocuk herhangi bir durumdan babasının da haberdar olduğunu, annesiyle babasının kendisiyle ilgili konularda sürekli görüştüklerini bilmeli. Anne-baba arasındaki bu iletişim ve çocuğun bu iletişimi bilmesi, özellikle ergenlik ve ilk gençlik dönemini yaşayan çocuklar için son derece önem kazanmaktadır.

Geçtiğimiz günlerde terapiye katılan bir annenin anlattıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum. On altı yaşında bir kızı var ve kızın yalan söyleme gibi ciddi bir davranış bozukluğu var. Anne, kızını babasını görmesi için, babasının yaşadığı şehre gönderiyor. Kız bir hafta babasıyla kaldıktan sonra, okulların açılması nedeniyle annesinin yanına dönüyor. Genç kız kendisini babasının getireceğini söylüyor. Anne de inanıyor, aksi bir şey düşünmüyor. Genç kız akşamüstü annesini arayarak, geldiklerini, ancak babasıyla alışveriş yapacaklarını söylüyor. Anne yine inanıyor. Hava kararıyor, akşam oluyor, genç kız eve gelmiyor. Anne merak edip kızını cep telefonundan arıyor. Genç kız babasıyla alışveriş yaptıklarını, şimdi de bir restoranda akşam yemeği yediklerini annesine anlatıyor, yemekten sonra babasının kendisini eve bırakacağını, merak etmemesini söylüyor. Anne yine inanıyor. Bu arada anne bir kez olsun, kızının babasını telefona istemiyor. Aradan saatler geçiyor. Gece yarısı oluyor ve genç kız eve gelmiyor. Anne telaşlanıyor ve kızını cep telefonundan yine arıyor. Ancak telefonun kapalı sinyaliyle karşılaşıyor. Anne bunları anlatırken şunları da söylüyor: "Babası da hiç öyle bir insan değildir. Hem kızım Ankara´ya getirecek, hem alışveriş yapacak, hem yemeğe götürecek!"

Anne çaresiz bir şekilde kızının cep telefonunu sürekli arıyor ancak hep telefonun kapalı sinyaliyle karşılaşıyor. Anne sabaha kadar kızını arıyor. Aradan yine saatler geçiyor ve akşama doğru kızından bir telefon alıyor. Genç kız geceyi babasıyla halasının evinde geçirdiklerini, akşama doğru evde olacağını söylüyor. Anne, kızının sesini duyunca rahatlıyor ama neden ona haber vermediğini, telefonunu neden kapattığını da merak ediyor. Nihayet gece geç saatlere doğru genç kız eve geliyor. Annesine hikâyeyi yeniden anlatıyor. Anne de kızına inanıyor. Kızının yalan söyleme davranışının olduğunu bildiği halde, yalanlarından dolayı daha önceki yıllarda iki psikologa daha gittikleri halde, anne kızına inanmak istiyor.

Aradan günler geçiyor ve anne çok tesadüfi bir şekilde kızının bir gece ve iki gün boyunca, bir erkek arkadaşının evinde kaldığını öğreniyor. Genç kız aslında babasıyla Ankara´ya gelmemiş, erkek arkadaşıyla Ankara´ya dönmüş ve annesine söylediği yalanlar sırasında erkek arkadaşının evinde kalmış. Anne bunu öğrenince çılgına dönüyor ve kızına olan bütün güvenini yeniden yitiriyor. Annenin anlattıklarını dinlerken hep şu soruyu sormak istemiştim ama kadıncağızın sözünü kesmemek için A beklemiştim. "Kızımı kurtarın" diye yalvaran annenin sözleri bitince ona merak ettiğim soruyu sordum: "Onca zaman kızınız eve gelmeyince neden eski eşinizi aramadınız?" Bunca yıldır bu meslekte çok ilginç vakalarla karşılaşmama rağmen, kadıncağızın yanıtı karşısında gerçekten şaşırdım. Bana dedi ki: "Eski eşimin ne ev ne de cep telefonunu bilmiyorum. Ayrıldığımızdan beri onu hiç aramadım. O da beni aramaz. Kızlarla konuşur, planlarını yaparlar." (İki kızları var.)

Genç kızın yalanlarını bir kenara bırakıp, burada anne-babanın tutumuna bakalım diyorum. On dört yaşından beri sürekli yalan söyleyen bir çocuğun anne-babası nasıl olur da birbirleriyle haberleşmezler? Nasıl olur da, çocuklarının takibi ve kontrolü için iletişim halinde olmazlar? Nasıl olur da birbirlerinin telefonlarını bilmezler? Bir anne on altı yaşındaki kızını, hem de davranış bozuklukları olan kızını nasıl olur da eski eşiyle hiç konuşmadan onun yanına gönderebilir? Bir baba nasıl olur da çocuklarının annesiyle hiç konuşmadan, kızını şehirlerarası yola gönderebilir?

Bu anne-baba gibi pek çok anne-baba var. Yürekten inanıyorum ki, onlar çocuklarının kötülüğü için böyle davranmıyorlar. Onlar birbirlerine işkence etmek, birbirlerinden öç almak için, birbirlerini cezalandırmak için böyle davranıyorlar ama ne yazık ki, ağır fatura çocuklara çıkıyor. Bu pırıl pırıl genç kızın iki kere kürtaj olduğunu ve daha kendisi çocukken çocuk aldırdığım duyduğumda inanın hiç şaşırmadım. Ama bir anne olarak, yüreğim sızladı.

Boşandıktan sonra anne-babaların iletişimsizliği ve kontrolsüzlüğü yüzünden hamile kalıp çocuk aldıran, sigara, alkol ve uyuşturucuya başlayan, satanist gruplara katılan o kadar çok gencimiz var ki.

Şu gerçeği hiçbir zaman unutmamalıyız: parçalanmış ailelerin çocukları anne-babaları boşandığı için değil, boşandıktan sonraki şartların kötülüğü yüzünden sorunlu ve suçlu çocuklar oluyorlar.

Oysa boşanıp da çocuklarıyla son derece ilgili, birbirleriyle iletişimlerini sağlıklı tutup çocuklarını kontrol eden anne-babalar da var. Psikoterapi seanslarına katılıp, boşandıkları halde çocuklarının iyiliği için birlikte danışmanlık alan anne-babaları her zaman kutluyorum.

Bir çocuğu dünyaya getirmek, onun biyolojik anne-babası olmak çok da zor değil. Önemli olan, o çocuğu dünyaya getirdikten sonra ona nitelikli ve mutlu bir yaşam sunmak. Boşana-bilirsiniz, bu sizin seçiminiz, ama anne-baba olarak yapmanız gerekenler boşanmanızla sona erdi anlamına gelmiyor. Boşanma karan almış ve çocukları için danışmanlık alan çiftleri mutlaka uyarırım. Boşanıyor olabilirsiniz ama çocuğunuz varsa, biri ömür boyu birbirinizle görüşmek durumundasınız. Eş olarak değil ama anne-baba olarak iletişiminiz sürmek zorunda. Çocuğunuz varsa, "tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna" yapamazsınız. Eş, sevgili ve hayat arkadaşı olarak yolunuzu ayırıyorsunuz ama anne-baba olarak bu yol hiç ayrılmayacak. Yeni eşleri bulsanız da, evlenseniz de, hatta yeni çocuklarınız olsa da sizi kendi çocuklarınız için daima görüşmeli, iletişimi sıcak tutmalısınız. Ve ikinci evliliğinizi yapacağınız kişiye de bu gerçeği anlatmalısınız. Çocuğunuz için eski eşinizle iletişimde olduğunuz gerçeği yeni kişiyi rahatsız edebilir ama sorumluluklarınızı anlatıp onun kaygılarını giderebilirsiniz.

Eh, anne-baba olma sanatını hayata geçirmek çok da kolay değil ama inanın çok zor da değil. İleride çocuğunuzun mutlu,başarılı, kendisiyle barışık, sağlıklı iletişimler kuran, kendisine güvenen bir birey olduğunu gördüğünüzde, dünyanın en mutlu anne-babası siz olacaksınız. İnanın bana...


Konular