Çocuğunuz ergenlik döneminde...

İşte en fırtınalı döneme geldiniz: Ergenlik dönemi ya da diğeri adıyla adölesan dönemi. Halk arasında buluğ çağı da denilen bu dönem hem genç hem de anne-baba için çoğu kez hayatın işkenceye döndüğü bir süreç olarak yaşanabiliyor.

Ergenlik döneminin başlangıç yaşı kız çocuklarında 9, erkek çocuklarında 10 diye saptanmıştır. Bu yaşlardan itibaren çocuklarda çeşitli değişimler görülmeye başlar. Eskiye göre daha sinirli olurlar, tertipli ve temizken dağınık ve pasaklı olabilirler, yıkanmayı sevmezler ve "yıkan" sözcüğü onları sinir etmeye yeter. Anne-babalarına karşı çıkarlar, en olmaz ve imkansız düşünceleri sonuna kadar savunur ve tartışırlar, her şeyi kendileri bilir, dünya onların etrafında dönüyor sanırsınız, saç modelleri ve giyim tarzları değişmeye başlar, dinledikleri müziklerde aşırılık ve yüksek volüm ön plandadır, sonsuz bir özgürlük istekleri vardır, kendilerine özel alanlar oluştururlar ve bu özel alanlara anne-babalarının girmesine asla izin vermezler. En ufak müdahelerde bile sert tepkiler gösterebilirler. Odaları ve arkadaşları onların çok özel alanlarının başında gelir. Kızlarda günlük tutma, şiir yazma, arkadaşlarla gizli gizli dakikalarca telefonda konuşma gibi davranışlar ön plana çıkarken, erkeklerde odayı kilitleme, anne-babasının önerilerine karşı çıkma, söz dinlememe, kafa tutma gibi davranışlar dikkat çeker.

Bir baba olarak, çocuğunuzun bu zor döneminde hem ona hem de eşinize destek olmanız gerekir. Sadece kavga ve tartışma anlarında devreye girmeniz yeterli değildir. Kızınız varsa onun, annesiyle bir hayli çatıştığına tanık olacaksınız. Özgürlük duygusu sizi rahatsız edecek; yüz-göz olmamak adına bir kenara çekilecek, kızınızı idare etmek için eşinizi arada tampon gibi kullanmaya çalışacaksınız.

"Söyle şu kıza, eve erken gelsin!" gibi yaklaşımlarda asla bulunmayın. Kızınıza ne iletmek ve ne söylemek istiyorsanız bunu doğrudan yapın ve onunla iletişim kurun. Hoşunuza giden ve gitmeyen davranışlarını ona siz söyleyin, eşinizi arada bırakmayın ve eşinizle her zaman aynı düşüncede ve kararlılıkta olmaya özen gösterin. Kızınızın artık o eski küçük kızınız formatından çıktığını ya da çıkıyor olduğunu kabullenin ve ona çocuk değil birey olarak yaklaşın. Annesiyle olan çatışmalarında sorunlarını dinleyin ve paylaşın. Ona hatalarını eleştirerek değil, sohbet ederek anlatmaya çalışın. Bilin ki, eleştirileriniz onun bir kulağından girip diğer kulağından çıkacaktır, ancak sohbet sırasında anlattıklarınız onun zihninde kalacak ve ihtiyacı olduğunda başvuracağı rehberi olacaktır.

Erkek çocuk babasıysanız durumunuz biraz daha zor olacak demektir. Bu dönemde kızların anneleriyle, erkeklerin de babalarıyla ciddi psikolojik ve düşünsel çatışmalara girdiklerini biliyoruz. Oğlunuzun da artık çocuk değil bir genç olduğunu ya da çocukluktan çıkıp genç olmaya başladığı gerçeğini sakın göz ardı etmeyin. Sizin düşüncelerinize artık eskisi kadar önem vermeyebilir ve sizi acımasızca eleştirebilir. Onun bu eleştirilerine f hazırlıklı olun ve onunla asla kişilik savaşına girmeyin. Pek çok baba biliyorum, oğullarıyla kişilik savaşına girip bu savaştan hiç kazançlı çıkmamıştır. Üstelik aradaki iletişimde de sorunlar l ve kopukluklar oluyor. Oğlunuza içinde bulunduğu dönemle ilgili bilgiler verin. Kendisini nasıl hissedeceği konusunda onu aydınlatın. Bu hislerinin, örneğin asiliğinin, öfkesinin doğal olduğunu, ancak birbirinizi kırmadan bu dönemi aşmanın en sağlıklı yol olduğunu ona anlatırken, aynı zamanda kendi geçmiş deneyimlerinizi de onunla paylaşın. Vücudundaki değişimlerle ilgili onu bilgilendirin ve ona cinsel bilgiler konusunda aydınlatın. Sorularına doğru yanıtlar verin, geçiştirmeyin ve sorunlarında size gelip danışabilmesi ya da sadece paylaşması, anlatması konusunda ona güvence verin. Çevreden yalan yanlış bilgilerle donanacağına, sizden aldığı bilgiler çok daha sağlıklı olacaktır.

"Sanki benim babam bana çok şey mi anlattı? Hiçbir şeyi anlatmadı" diyenlerdenseniz, unutmayın ki, zaman hızla değişiyor ve günümüz gençlerinin kafasını karıştıracak, zihnini bullandıracak ve hatta cinsel sapmalara yönlendirecek çok fazla dış etken var. Kendi ergenliğinizi ve gençliğinizi çocuğunuzla kıyaslamayın. Sizin ergenlik döneminizde evinizde bilgisayar ve internet, dışarıda da internet cafeler var mıydı? Sadece bu bile aradaki farkı görmeniz için yeterli sanırım.

Çocuğunuzun her gelişim döneminde olduğu gibi, şimdi de sorumluluklarınız kaçınılmaz. Çocuğunuza karşı sorumluluklarınızı yük olarak değil de keyifli bir görev ve paylaşım süreci olarak görürseniz hem çocuğunuz hem de siz rahat edersiniz.

• Ona sevginizi her an hissettirin. Bu dönemde de, her dönemde olduğu kadar sizin sevginizi hissetmeye ihtiyacı olduğunu sakın unutmayın.
• Ona güvendiğinizi hissettirin ki, o da kendisini güvenilmeye değer biri olarak görsün ve kendisine güvenini geliştirsin. Her ne kadar dünya kendi merkezlerinde dönüyor gibi davransalar da, bu dönem kendilerine en az güvendikleri dönemdir.
• Onun özel alanlarına saygı duyun ve saygı duyduğunuzu da ona belirtin. Ondan da evdeki kurallara uyması konusunda aynı saygıyı beklediğinizi söyleyin.
• Arada sırada, oğlunuzla/kızınızla baş başa zaman geçirin. Birlikte yemeğe, sinemaya ve yürüyüşlere gidin.
• Düşüncelerini saçma bile olsa dinleyin.
• Hatalarında onu uyarın. Ama bu uyarı asla aşağılama tarzında olmasın.
• Arkadaşlarını tanıyın ve arkadaş ilişkilerim kontrol edin. Kontrol edildiğim ona hissettirin ama bu asla baskı şeklinde bir kontrol olmasın.
• Her ne olursa olsun ona daima destek olacağınızı, başı derde girse bile gelip size ya da annesine danışabileceğini ona söyleyin.
• İhtiyaçlarım önemseyin ve asla küçümsemeyin. Gücünüzün yetmediği durumlarda bahane değil, ona gerçekleri söyleyin.
• Ona sorumluluklar verin. Evinizin bütçesini onunla paylaşın.
• Yetenekleri doğrultusunda (spor, güzel sanatlar vb.) onu destekleyin. Hobilerinin olması için yönlendirin.
• Çok koruyucu, kollayıcı, baskıcı ve çok hoşgörülü de olmayın. Sınırları çizin ve kararlılığınızı bozmayın. Her istediğinin olmayacağını bilmesi, onu hayata hazırlayacaktır. Çünkü hayatta her isteğinin olması söz konusu değil. Ama bunu yaparken onu pasifleştirmeyin ve onunla inatlaşmayın.
• Önemsiz detaylara girip onunla çatışmayın. Bazen bazı davranışlarını görmezden gelin.
• Ve çocuğunuza sevginizi sözlerinizle, davranışlarınızla ve dokunarak ifade etmeyi ihmal etmeyin. Ne kadar büyürse büyüsün, ona onu ne çok sevdiğinizi söyleyin.
• Bir gün eve gelirken kızınıza/oğlunuza ufak sürprizi hediyeler alın. Kızınıza aldığınız bir demet çiçek, oğlunuza aldığınız sevdiği bir dergi, onu çok mutlu edecektir. Ve ona sarılmaktan hiç çekinmeyin, hiç kaçınmayın.


Konular