Aşırı koruyucu babalar

Genellikle kadınlara, annelere özgü sanılan bu kişilik özelliğine erkeklerde de rastlayabiliyoruz. Aşırı koruyucu anneler alışık olduğumuz için onları çok fazla yadırgamazken, aşırı koruyucu babalara rastladığımız zaman şaşırıyoruz. Bir baba çocuğuna koruyuculuğu bize ters geliyor. Gelenek ve göreneklerimizin de bunda etkisi olduğu kesin.

Aşırı koruyucu bir kişilik yapınız varsa korkularınızın esirisiniz demektir. Bizim toplumumuzda ise erkek cesur olur, gözü kara olur. Sanki erkekler için biçilmiş bir kişilik yapısı vardır, her erkek bu formata uymak zorundadır. Elbette böyle bir yorum söz konusu değil. İçlerinde korku duygusunu taşıyan çok erkek vardır ve bu erkekler baba olduklarında, aşırı koruyucu tavırlarıyla, yüreklerinde var olan potansiyel korkuyu şekilde açığa vurarlar.

Aşırı koruyucu babalar çocuklarının bakımı konusunda eşlerine asla güvenmezler. Çocukları düştüğünde eşlerine müthiş kızarlar ve suçlarlar. Çocuğu ihmal ettiğine ve ilgilenmediğine inandıkları için eşleriyle kavga ederler ve eşlerini iyi anne olmamakla suçlarlar. Aşırı koruyucu babaların içleri hiç rahat değildir, işe gittiklerinde gün içerisinde sık sık evi arayarak eşlerini kontrol ederler. Çocuğun iyi olup olmadığını sorarlar. Bu babalar çocuklarını kreşe ve okula zar zor gönderirler. Sürekli endişe ve kaygı duyarlar. Çocuklarının başına kötü bir olay gelecek duygusu onları aşırı korumacılığa iter.

Bu babalar çocukları büyüdüğünde de çocuklarına rahat vermezler. Çocuklarım dışarı yollamazlar, arkadaşlarıyla gezip-dolaşmasına izin vermezler, çocuklarını dizlerinin dibinde isterler. Bu babaların çocukları büyük bir psikolojik baskı altında yaşarlar.

Aşırı koruyucu babaların özgüven sorunları olduğu için bu babalar çocuklarına da güvenmezler. Oysa çocuk ancak kendisine güvenildiğinde kendine güvenini geliştirmeye başlar. Anne-babası tarafından güvenilmeyen çocukların özgüven yoksunu bireyler olduklarını biliyoruz. Aşırı koruyucu babaların çocukları da, tıpkı aşırı otoriter babalar gibi, pasif kişilik yapısı geliştirebiliyorlar. Hayattan korkan, sosyal olamayan, sosyal fobileri olan kişiler olma olasılıkları çok yüksek oluyor. Kendilerine güven duyguları gelişemediği için, okul ve iş yaşamlarında başarılı olamıyorlar ve özel ilişkilerinde mutluluğu yakalayamıyorlar. Bu çocuklar insanlardan korkan, hayattan korkan, yaşamında kendisine iyi gelecek yeni adımlar atamayan, değişimden kaçan kişiler olarak karşımıza çıkıyorlar. Çevrelerinden sürekli destek bekliyorlar ve desteklenmeden hiçbir şey yapamıyorlar.

Eğer çocuğunuzun bu kişilik özelliklerine sahip olmasını istemiyorsanız, ki hiçbir baba istemez, bir an önce aşırı koruyuculuğunuzdan vazgeçin. Merak etmeyin, çocuğunuzun kendi savunma mekanizmaları var ve kendisini tehlikelerden rahatça koruyabilir. Tabiî ki anne-baba olmanın gereklerinden biri çocuğu her türlü kötülük ve olumsuzluklardan korumaktır. Ancak çocuğa kendisini korumayı öğretmek de anne-babanın görevleri arasında değil mi?

Ömür boyu çocuğunuzun faşında olamayacağınıza göre, onu korumak yerine onu hayata hazırlamak, hayattaki olumsuz sürprizlere karşı onu donanımlı kılmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Üstelik ona zarar vermediği sürece, bazı durumları yaşayarak öğrenmesi daha etkili değil mi?

Öyle görünüyor ki, önce siz korkularınızdan kurtulmalısınız. Bunu tek başınıza yapamazsanız, bir uzmandan bu konuda profesyonel yardım alabilirsiniz. Unutmayın ki, zaman çok değerli ve çocuklar çok hızlı büyüyorlar. Sonradan pişmanlıklar yaşamaktansa şimdiden önlem almak ve çocuğunuzu ruh sağlığı yerinde olan bir birey olduğunu görmek sizin için en büyük mutluluk olacaktır.


Konular