Adalet

Adil bir uzlaşma

"Çocukların sevgiye gereksinimi vardır, özellikle de hak etmedikleri zaman. Harold S. Herbert

Yetişkinler olarak unutmamamız gerekir ki, çocuklarla aramızdaki bir anlaşmazlığı sonuçlandırabilmek için uzlaşmamız gerektiğinde, onlardan daha avantajlı bir durumdayızdır. Onlarla uzlaşırken şunları göz önünde bulundurmalıyız:

- çocukların ifade yeteneği bizimki kadar iyi değildir
- duygularını bizim kadar iyi kontrol edemezler
- duygu ya da davranışlarının arkasındaki nedenleri anlayacak kadar bilinçli değillerdir
- bazı hareket ve tutumların sonuçlarını takdir edecek kadar yaşam deneyimleri yoktur
- özür dilemenin değerini takdir edemezler.

Bu da uzlaşma masasında tarafların eşit olmadığını gösterir. Bilgeliğimizi onlarla paylaşıp, onlara gerekli sosyal becerileri kazandırdıktan sonra bile, aldığımızdan daha çok vermemiz gerekir.

TAADDÜD (COK EVLILIK)

Bir müslüman bu konuda herhalde şöyle düşünür:

"Taaddüdü-zevcat" erkeğin dörde kadar kadınla evlenmesi anlâmına gelen Islâmî bir terimdir. Batılılar buna daha geniş anlamı ile "poligami" derler. Dolayısı ile "taaddüd-i zevcât" tamıtamına "poligami" değildir.

Allah (c.c.) Kur'ân-ı Kerîm'de kadınlardan sözeden sûrenin başında, insanları bir "nefis"ten yarattıgını hatırlattıktan sonra: "Eğer velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekte onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız, onlarla değil de hoşunuza giden başka kadınlarla ikişer, üçer ve dörder evlenebilirsiniz. Eğer aralarında adaletsizlik yapmaktan korkarsanız, bir tane almalısınız, ya da sahibi olduğunuz cariye ile yetinmelisiniz. Sapmamanız için en uygun olan budur..." (Nisâ (4) 3 ) buyurur. Aynı sûrenin daha sonraki bir âyet-i kerimesinde de yine adalet emredilerek "Siz uğraşsanız da adaleti hakkıyla uygulayamayacaksınız, bari büsbütün birine meyledip te öbürünü askıya almayın..." (Nisâ (4) 129) buyurur. Işin münakaşasına girmeden önce bu âyetlerden neyin anlaşıldıgını görelim:

MİRASTAKİ ORAN

Mirastân erkeğin iki, kadının bir almasının hükmü nedir? Bu oran; bağ, bahçe, tarla, menkul, gayr-i menkul... Her malda aynı mıdır?

Bir önceki soruda da açıkladığımız gibi, mirasta erkeğin iki, kızın bir alacağı Kur'ân-ı Kerîm'le sâbittir ve müslümanlar için inanılması da, uygulaması da farzdır. Bu da sanıldığı gibi kadının hakkını yemek değil, hakları âdilce dağıtmak vardır. Bu taksim menkul terikede böyle olduğu gibi, bag, bahçe, ev... gibi gayr-i menkul terikede de böyledir. Kadınla erkeğin mirastan eşit pay aldıkları bir durum vardır, o da müteveffanın birden çok ana bir kardeş bırakması durumudur. Bu durumda ana bir kardeşler müteveffanın terikesini kadın erkek eşit olarak bölüşürler. ( Sirâciyye 17; Sabûnî, el-Mevâris 24-25, ) Bu söylediğimiz elbette Islâmî esasları, miras hukukunda da uygulamak isteyenler içindir, yoksa beşerî hukuka göre mirasın bölüşümü daha değişiktir. Onu uygulamak isteyenler, konuyu onun uzmanına sormalıdırlar.