Ayrılığın ardından,diri kalan yürekler...

Önemli olan bulunduğunuz yer değil, hareket ettiğiniz yöndür - Oliver Wendell

Ayrılığın bir ateş misali yalayıp geçmediği bir yürek var mıdır? Gözden dökülmemiş, bu acıya değmemiş kaç göz yaşı vardır?

Açın göğün perdelerini, uzanmak istiyorum, bütün nefeslerimi biriktirdim haykırmak istiyorum. Yıldızları neden yok bu gecenin, ayı neden göremiyorum. Kendimden kaçmak kurtulmak istiyorum. Ayrılığın o kocaman boşluğuna düşmek istemiyorum. Baştan başa gurbet bu hayat, sılaya kavuşmak istiyorum.

İçimdeki bu acı beni nerelere sürükler,hangi dumanlı dağlar başında beni bana gösterir. Gösterin bana gösterin kalabalıklar! bu defa ayaklarım beni hangi menzile ulaştırır. Yarım kalmış tebessümler var dudaklarımda. Yarım kalmış cümleler sayfamda. Ve yarım kalmış dualar var dilimde. Ve hayatın kendisi bitmemiş bir cümledir. Yarım kalan bir nefestir hayat, bilirim...

Bilmediğim isimler nasıl yakın olmuş bana. Şu tuttuğum eller, gözüme bakan bu gözler, içimi ısıtan minik gönüller. Hepsi küçülüyor ufukta, birbirine karışıyor simalar, beni çağıran bu sesler; gecelerini mendil yapıp yanaklarıma dokunan karanlıklar, alışamam dediğim duygular şimdi ayrılmak mı zor geliyor size. Yoksa terk etmek mi?

Şimdi hangi kıyıya demir atacak bu gemi, Meçhule giden gemi misali rüzgar hangi yönden şişirecek yelkenlerini... Kimler eşlik edecek bu diyarı seferde mahzun yüreğime... Bir parça yüreğim kalacak, demir aldığım her iskelede...

Göçmen kuşlar misali daireler çiziyor ruhum, kıvranıyor her seferinde, bu defa son diyor sonsuzluğa talip bedenim.
Hayatın soğuk yüzü müdür ayrılık, yoksa kaderin başka bir kadere dönüşmesi midir. Yeni başlangıçların başlaması, yeni dünyaları keşfe çıkmak mı dır ayrılık. Bir yerlerden koparken bir yerlere kavuşmak için koşmak mıdır ayrılık. Elinin altındaymış gibi duran hiçbir şeyin kalıcı olmadığının öğreticisi midir ayrılık? Faniliğin en iyi anlatıcısı mıdır, yoksa bağlılığın kalıcı olanını sorgulatmak mıdır? Nedir bu ayrılık ve neler uyandırır zihnimizde neler katar hayat tecrübemize?

Yetim ve öksüzlüğün bir parçası gibidir ayrılık. Gittiğiniz her yerde ardınızda kalacak sevenleriniz

Ayrılık zor lokma, boğazdan geçmesi telaffuzu kadar kolay olmayan. Ama her şeye rağmen en çok yaşanılan. Önce ana rahminden sonra ana kucağından... Ve zamanla değişecek bu ayrılıkların rengi ve süreci. Ve en son kulluk diyarından son nokta koyulacak bu ayrılıklar zincirine. İşte o an en büyük ayrılığın bunlardan öte bir ayrılık olduğu görülecek Rahmanın rızasından bu ayrılığı yaşamak en kaçınılmaz ve tekrar geri dönüşümü olmayacak bir ayrılık olacak. İşte bu ayrılığı düşününce insan dostlardan geçici olarak ayrılmak, alıştığınız şehirleri terk etmek size acı verse de sorumluluklarınızdan uzaklaştıracak kadar sizi yıpratmıyor. Rabbiniz yanınızdaysa her yer birden sıla oluveriyor. Ama Rabbiniz yanınızda değilse sıla bile gurbet oluyor. Bunun idrakinde olanlar ayrılığın ardında diri kalpli bir hayata tekrar merhaba diyebilecekler.

Ayrılıkları zahmete değil rahmete dönüştürebilecekler.


1 yorum

insani düsündüren,

insani düsündüren, sorulara verilen olasilik cevablarla dolu güzel bir yazi....
herseye bir anlam katiyoruz,gidenlere gelenlere ve kendi yolumuzu cizmemizin vardir elbet sebebleri....
bir cok karar icinde ayrilik barindiriyor, bazilarinin farkinda bile olmayiz, ama bazi ayriliklar bogazinda düyümleniyor...birakmak kolay degil, tutmaksa yanlis belki....
herkesin pisman olmayacagi kararlar vermesi dilegiyle:)

paylasimin icin cok sagol.

06.10.2008 - celin

Konular