Kız isteme nişan ve çeyiz

Bir kimsenin alacağı kızı bizzat kendisinin talip olup velisinden istemesi caizdir. Hz. Ali, Fatıma validemizi bizzat giderek Peygamber Efendimizden istemiştir.

Evlenecek kız ve erkeğin iyi araştırılması lazımdır. Gençlerin kendi aralarında görüp konuşması,araştırması hissi olduğundan araştırma neticesi sağlıklı olmayabilir. Bunun için ana-baba veya diğer büyükler tarafından araştırmak daha sağlıklı olur. Hele dinimizce de haram olan, flört ederek tanışmak,görüşmek hiç iyi netice vermez. Çünkü bu esnada her iki taraf da en iyi taraflarını ortaya çıkarır. Birbirlerine rol yaparlar. Gerçek durum ancak evlendikten yani iş işten geçtikten sonra ortaya çıkar.Bunun için flört yolu ile gerçek durumun tespiti mümkün değildir. Tabii halini tespit ancak onun önceki tabii halini bilen tarafından yapılabilir. Bu da kızı veya erkeği iyi bilen kimselerden istifade ederek öğrenilebilir.

Araştırmalarda,üzerinde durulacak en önemli husus; düzgün bir imana,itikada sahip olup olmadığı ve namazını kılıp kılmadığı olmalıdır. Evlendikten sonra, namazımı kılarım veya örtünürüm sözlerine aldanmamalıdır.Namazını kılacak kadın veya erkek, örtünecek kadın şimdiden bunları yapmalıdırlar.Yaparım ederim deyip de evlendikten sonra büyük sıkıntkılara hatta ayrılıklara sebep olan az değildir.

Eğer toplumda yanlış anlaşılmayacak ise dindar bir genç bulunduğunda, kız tarafının da talep etmesinde bir mahzur yoktur. Hz. Ömer kızını teklif etmiştir.

Bu işin bir aracıya gördürülmesi de caizdir. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadırlar: "İki kimse arasında evlenme hususunda aracılık yapmak şefaatin üstün olanındandır."

Dilimizde bu kimseye dünür, yaptığı hizmete de dünürcülük adı verilmektedir. Bu gibi iş gören şahısların dikkat edeceği bazı hususlar vardır. Şöyle ki:

a) Kötü kimselere aracılık yapmamalı.

b) Dünürcülük yaparken yanlış beyanda bulunmamalı.

c) Bir kimsenin talip olduğu kadın veya kıza, o şahıs vazgeçmedikçe veya izin vermedikçe dünür göndermemeli ve aracılık yapmamalıdır.

Bir de kocası ölmüş bir kadına, dört ay on günlük iddet içerisinde; yahut kocasından boşanmış bir kadına, boşanma iddetini beklediği sırada açıkça talip olmak dünür göndermek caiz değildir.

İslam dininde her şeyin bir edebi vardır. Helaya hangi ayakla girilip hangi ayakla çıkılacağından tutunuz da, en basit görünen hususu bile dinimiz bir edebe raptetmiştir.

Cemiyet içinde yaşamak mecburiyetinde olan bizlerin, birbirimizle olan münasebetleri, bu muaşeret kaidelerine göre tanzim etmemiz, cemiyetin ahenkli bir hayat sürmesine hizmet eder. Aksi halde bu yüzden kırgınlık ve dargınlık baş gösterir. Bu hususta tedbirsizlik bazan müessif hadiselere bile sebebiyet vermektedir.

Nişan dini bir emir değildir. Adettendir. Nişan merasimi, hiçbir zaman nikah sayılamaz. Birer yüzük takılması ve karşılıklı hediyeler verilmesi, evlenme vadinde bulunulması üzerine nikah kıyılmış olamaz.

Nikah, usulü dairesinde, icab ve kabulün gerçekleşmesi ile tahakkuk eder. Yoksa vad ile söz verme nikah hasıl olmaz.

Nişanlılar nikahlı sayılamayacağı için, bir odada başbaşa kalamaz, elele tutuşamaz, beraber seyahata çıkamazlar. Bir erkekle evlenme vadinde bulunan bir kadın, onunla nikahlanmış sayılamayacağından, başka birisi ile evlenebilir.

Zamanımızda bilhassa okullarda gençlerin kendi aralarında nikah yapma adeti ortaya çıktı. Bu birçok yönden mahzurludur. Nikah yapılınca, dinimizce o iki genç karı-koca hükmündedirler. Karşılıklı vazifelerini yerine getirmek mecburiyetindedirler.Geçici olarak, nefslerini eğlendiğrmek için yapılmış ise bu da uygun değildir. Nikah ciddi bir iştir.Şakası, geçicisi olmaz.Nikah oyuncak haline getirilemez.

Bu şekilde yapılan nikahın önemli bir tehlikesi de şudur: Okul bitince gençler memleketlerine dönüyorlar. Birbirlerinin izlerini kaybediyorlar. Böyle durumda kız hala nikah altında olduğu için, erkek boşamadıkça dinen başka biri ile evlenemez. Evlendiği takdirde bir ömür zina yapmış olur.

Nişanlılar veya bunlardan bir taraf vazgeçseler veya nikah kıyılmazdan önce birisi ölse, mihre mahsuben nişanlısına verdiği şeyler elde mevcut ise geri alınabilir. Velev ki, o eşya kullanılmış olsun. Kadın tarafı da gönderdiği şeyleri mevcutsa geri alabilir.

Erkek, nişan için gönderdiğim şeyler mehr idi dese, kadın ise, hediyye idi dese, yinecek şeyler hediyye olur. Başka şeyler, mehr olur. Kızın babasının veya akrabasının, nikaha veya kızı vermeğe razı olmaları için damaddan istedikleri para veya mal, rüşvet olur. Damad, verdiklerini düğünden sonra, onlardan geri alabilir. Kendiliğinden düğün masrafı verirse, caiz olur. Verdiği, kız için sarf edilir. Bir kimse, kızına düğünlük verdiğini geri alamaz.

Çeyiz, isim altında yapılan eşya kadının malıdır. Kocası da yapsa babası da yapsa hüküm budur. Bu sebeple kadının müsaadesi olmadan, kocası ondan faydalanamaz.

Bir baba, büluğ çağına ulaşmış bulunan kızına, çeyiz olarak aldığı eşya kızının malı olur.

Artık ne babası ne de onun vefatından sonra diger varisleri, onu geri alamazlar.


1 yorum

bu sitede yazdıklarınızı

bu sitede yazdıklarınızı evlenmek üzere olan vede evlenmiş olan tüm din kardeşlerimin okumasını temenne ediyorum.çünkü burda yazılanları laikiyle yerine getiren bu alanda cehennem yüzü görmeyeceklerdir.zateb bunu uyguluyan bir insanda başka günahlara egilmiyecektir.bu siteye emegi geçenlere sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

29.09.2007 - şeref

Konular