Aşırı otoriter babalar

Belki sizin kişilik yapınız aşırı otoriter. Kurallarınız var ve bu kuralları asla esnetmiyorsunuz. Kendi kurallarınızın dışına çıkmıyor ye sizin kurallarınıza uymayanları da uyarıyorsunuz. Belki de bu yapınız yüzünden, sevdiğiniz insanlarla sorunlar yaşıyorsunuz. İş yaşamınızda size olumluluklar getiren aşın otoriter yapınız özel hayatınızda size zaman zaman mutsuzluk getirse de, siz prensiplerinizin dışına çıkmıyor, zaten çıkmak da istemiyorsunuz.

Kişilik yapınız sizin bütün yaşamınızı etkisi altına alır ve siz hayatınızı kişilik yapınızın eşliğinde yönlendirir ve yaşarsınız, işiniz, sosyal hayatınız, evliliğiniz kişiliğinizin şemsiyesinde şekillenir. Yaşamınızda kişiliğinizin doğrudan yansıdığı çok önemli bir alan daha vardır: baba olmak. Aşırı otoriter kişilik yapınız doğal olarak sizin baba olma rolünüzü ve çocuğunuzu da doğrudan etkileyecektir.

Otoriter olmakla aşırı otoriter olmayı aynı boyutta değerlendirmemeliyiz. Otoriter bir baba çocuğuna gerekli kuralları koyar ve çocuğunun bu kurallara uyup uymadığını kontrol eder. Çocuğunun uyması gereken kurallara uymadığını fark ettiğinde ise çocuğuyla konuşur ve onu sözel olarak uyarır.

Aşırı otoriter babalar ise çocuklarına gerekenden fazla, gereksiz kurallar koyarlar. Çocuklarının yaşam ve davranış sınırlarını oldukça kısıtlarlar. Çocuklarının kuralların dışına çıkıp-çıkmadığını sürekli kontrol ederler. Eğer çocuk kurallara uymuyor ise, aşırı otoriter babası tarafından ne yazık ki cezalandırılır. Aşırı otoriter babalar sözel uyarı ve iletişimden uzaktırlar. Sözel şiddet ya da fiziksel şiddet genellikle onların uyarı davranıştan arasında sık yer alır.

Siz de aşırı otoriter babalardansanız bilin ki, çocuğunuz kişilik yapısını özgürce ve sağlıklı bir biçimde geliştiremeyecektim Bunun nedeni ise sizin anlamsız ve yersiz baskılarınız olacaktır. Daha küçük yaşlarda "Çoraplar ayaktan hiç çıkmayacak", "Tabakta bir lokma bile yemek kalmayacak", "Akşam saat dokuzda mutlaka yatılacak" şeklindeki kurallar çocuğun yaşıyla birlikte büyür. "Hafta içi müzik dinlemek yok, ders çalışılaçak", "Arkadaşlar eve gelmeyecek", "Okul zamanı televizyon izlenmeyecek", "Bütün notlar on olacak ve bu kurallar gitgide bir çığ gibi büyüyerek çocuğun aşırı otoritenin altında ezilmesine neden olur.

Aşırı otoriter babalar çocuklarının en başarılı, en düzenli, en efendi, en terbiyeli olmalarını istedikleri için böyle yönlendir-; melere başvururlar. Aşırı otoriterlikte mükemmeliyetçilik de vardır. Ancak mükemmeliyetçi kişilik yapısına sahip olan insanlar çocuklarına fiziksel ceza vermezler. Onlar daha çok tehdit ve hakarete varan sözler kullanırlar.

Eminim siz de çocuğunuzun kendine güvenli, yaşamda rahatlıkla kendi ayakları üzerinde durabilen, başarılı bir birey olmasını arzu ediyorsunuz. Ancak yönteminiz çok yanlış. Çünkü çocuğunuz sizin aşırı otoriteniz karşısında ürkek, verdiğiniz cezalar karşısında korkak, koyduğunuz kurallar karşısında çaresiz olacak ve pasif bir kişilik yapısı geliştirecektir. Bazan bu pasif kişilik yapısı ergenlik döneminde değişim göstererek, aşırı saldırgan, tüm kuralları çiğneyen, aşırı öfkeli bir hale bürünecektir. İster istemez çocuğunuzla çatışmaya girecek ve belki de onu duygusal anlamda kaybedeceksiniz. Sizden uzak ve sevgisini asla size göstermeyen bir çocuğa sahip olacak ve bundan acı duyacaksınız.

En iyisi siz aşırı otoriter yapınızı çocuğunuza karşı yumuşatmaya özen gösterin. Fiziksel ve sözel şiddete başvuruyorsanız buna hemen son verin. Çocuğunuzla sağlıklı iletişim kurmaya çaba gösterin. Çocuğunuza koyduğunuz kuralları bir kez daha gözden geçirin. Anlamsız ve gereksiz olanları kaldırın. Çocuğunuzu aşırı kurallarla boğmayın. Bırakın, özdenetimini oluştursun ve kendisi için gerekli olan kuralları yine kendisi geliştirsin. Böylelikle kendisini idare edebilen, kendisi için iyiyi, doğruyu, kötüyü ve yanlışı görüp ayırt edebilen bir birey olma yolunda çocukluğunu ve gençliğini deneyimlesin. İşte o zaman kendiniz ve çocuğunuzla gurur duyabilirsiniz.

Aşırı otoriter babaların en büyük engellerinden biri de sevgilerini paylaşamamalarıdır. Çocuklarını çok sevmelerine rağmen çocuklarına sevgilerini gösteremezler. Bu babaların çocukları sevilmediklerini, hep hata yaptıklarından dolayı babalarının onları sevmediklerini düşünürler. Sevgiyi hissedemeyen çocuklar da başkalarına sevgilerini hissettiremezler. Oysa duygusal dünyamız çok zengindir. Sevgiyi hissetmek, hissettirmek ve paylaşabilmek, bunun sonucunda da mutlu olmak hayattaki en büyük başarıdır. Bu başarıdan çocuğunu mahrum bırakmayın ve ona sevginizi gerek davranışlarınızla, gerek sarılmalarınızla, gerekse sözlerinizle hissettirin.


Konular