Cami

Cami ve Çocuklarımız

Evin iyisi sosyal tesislere yakın olandır. Böyle bir evde oturmak insana ek bir mutluluk getirir. Ancak bazı insanların, -farkında olmadan ve suret-i haktan görünerek- işlediği hatalar, küçük mutlulukları dahi yok ediyor.

Bilhassa yaz günlerinde sokakta oynayan çocukların cami bahçesine sokulmamalarına şahit oluyorum. Çocukları ellerini yıkamak için bile cami bahçesine almamanın ne İslâmî ne de insanı bir tarafı vardır diye düşünüyorum... Cami avlusunu ve lavaboları temiz tutması için görevlendirilen insanların çocukları cami çevresinden uzaklaştırmalarını anlamakta güçlük çekiyorum... Öyle ki ezan okunurken terli terli şadırvana koşup abdest almak isteyen çocuklar dahi, cami avlusundan uzaklaştırılıyor. Ellerini yüzlerini yıkamak için cami avlusuna gizlice giren bazı çocukların ürkek ürkek cami içine, bilmedikleri fakat merak ettikleri bir şeye bakar gibi baktıklarına şahit oluyorum. Bu çocukları yetiştiren anne-babalara içten içe sitem etmekten kendimi alamıyorum.

Cemaat Rahmettir

"Efdali a'mal namaz, namaz, namaz sonra da cihaddır" buyurulmuş. Hele gece kılınan iki rekat nafile namaz ve sabah namazının sünneti dünya ve dünyanın içindeki her şeyden, altını, gümüşü ve sair madenleri de dahil olduğu halde hepsinden efdaldir. Zira dünya ve dünyanın içinde neler varsa hepsi fanidir amma ibadetlerin hepsi bakidir.

Baki olan; elbette fanilerden efdal aladır. Onun için sen mutlaka namazını cemaatla kılmağa gayret et. Hele sabah ve yatsı namazlarında bulunmayanlar münafıklardan addedilmiştir.

İyi bak, Hz. Ömer gibi adil bir hükümdar bir namazı cemaatla kılmayı kaçırmış da yüz bin dirhem kıymetindeki arazisini tasadduk etmiş. Oğlu Abdullah da eğer bir vakit cemaatı kaçırırsa bir gün oruç tutar ve bir gece de sabaha kadar ibadet eder ve bir köle azad edermiş. Bazı bahtiyarlar da eğer bir cemaatı kaçırırsa onu tam yirmi beş kere tekrar kılarlarmış ki aynı cemaat sevabını alabilsinler.