Baba olmaktan boşanamayacağınızı unutmayın

Eşinizle olan duygusal bağınız bitmiş ve evliliğiniz sona ermiş olabilir. Hayat gözünüze eskisinden daha zor ya da toz pembe görünebilir. Evliliğinizin bitişiyle birlikte, pek çok sorumluluğunuz da bitmiş olabilir ancak hayat boyu sürecek çok önemli bir sorumluluğunuzu göz ardı etmemeniz gerekiyor: baba olmanız.

Genellikle erkekler eşlerinden boşandıktan sonra, sanki çocuklarından da boşanmış gibi davranırlar. Boşanan eski eş aranmazken, bunun yanına çocuk da eklenir. Çocuk da aranıp sorulmaz. İhtiyaçları nelerdir, neye gereksinimi vardır ve en önemlisi, babasına olan duygusal ihtiyacı ne durumdadır, babasını özlemiş midir, ağlıyor mudur, babasının gidişiyle kendisini nasıl hissediyordur gibi sorular erkeğin ya aklına gelmez ya da aklına getirmek istemez.

Bazı erkekler acı çekmemek adına çocuklarına olan duygularını bastırdıklarını ve düşünmediklerini söylerlerken, bazı erkekler ise eşlerine olan öfkelerinden dolayı çocuklarını da görmek istemediklerini ifade ederler. Terapi seanslarına katılan bir erkek, eşine o kadar nefret doluydu ki, tam sekiz aydır çocuğunu da görmüyordu. Eşine çok kızgın olduğunu, bu yüzden çocuğunu da görmek istemediğini söylemişti. Sanki çocuğundan da boşanmıştı.

Unutmayın ki, çocuğunuzdan asla boşanamazsınız. Siz sadece evliliğinizi bitirdiniz, çocuğunuzla olan ilişkinizi değil. Üstelik boşandıktan sonra çocuğunuza karşı olan sorumluluklarınız daha da artacaktır. Çocuğunuz eskiye göre daha hassas olacaktır, sizin ona verdiğiniz sözler üzerinde daha da dikkatli duracaktır. Ona söz verip de yerine getirmemek gibi bir davranışta sakın bulunmayın.

Özel bir okulda görev yaptığım yıllarda yaşadığım ve hiç unutmadığım bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Beş yaşında çok sevimli bir erkek çocuğunun anne-babası ayrılmıştı, bir hafta sonu Cuma günü babası onu kreşten almaya gelecekti. Bütün bir hafta babasının gelip onu alacağını anlatmıştı. Cuma sabahı bizim ufaklık iki dirhem bir çekirdek, annesi tarafından giydirilmiş, elinde oyuncakları, oldukça mutlu bir şekilde okula gelmişti. Öğretmenine sürekli ne zaman akşam olacağını soruyordu. Heyecandan öğle yemeğini yiyememiş ve uyku saatinde gözüne uyku girmemişti. Derken akşam saatleri olmaya başladı. Bütün çocukları yavaş yavaş aileleri almaya başladı. Bizimki her kapı çaldığında koşarak gidiyor ve babasının gelip gelmediğine bakıyordu. Saatler geçtikçe kendi sınıfı ve diğer sınıflardan hiçbir çocuk kalmadı. Elinde oyuncağı, gözlerinde yaşlarıyla kapının önünde dakikalarca babasını beklemişti ve babası gelmemişti. Üstelik bu ilk kez değil, defalarca olmuştu.

Çocuğunuza verdiğiniz sözleri mutlaka yerine getirin, yerine getiremeyeceğiniz sözler vermekten kaçının. Onu almaya söz verdiğinizde almamazlık etmeyin. Onun sizi ne ümitlerle beklediğini ve gelmediğinizde ne büyük hayal kırıklığı yaşadığını unutmayın.

Çocuğunuzu düzenli aralıklarla görün, onu telefonla arayın, sohbet edin. Annesine çocuğunuzun ihtiyaçlarım sorun. Çocuğunuz okul çağında ise dersleriyle ilgilenin, okuluna gidip öğretmenleriyle görüşün. Tüm sorumlulukları annesine yüklemeyin. Onun sorunlarıyla ilgilenin ve çözümsüz kaldığında, kendisini çaresiz hissettiğinde ona destek olun ve bu desteğinizi ona hissettirin. Ergenlik ve gençlik döneminde size fazlasıyla ihtiyacı olacağını unutmayın. Ödevleri, dersleri, sınavları, meslek seçimi, arkadaşlarıyla iletişimi ve bunun gibi pek çok konuda onu kontrol edin ve sizin kontrolünüzün olduğunu, başıboş olmadığını ona hissettirin. Ayrılmış anne-babaların çocuklarını bekleyen en büyük riskin, başıboş çocuklarını bekleyen en büyük riskin, başıboş olduklarını sanıp özgürlüklerini yaşama adına büyük hatalar yapmaları olduğunu unutmayın.

Çocuğunuzla ilgili sorumluluklardan kaçmak, çocuğunuza yapabileceğiniz en büyük kötülüklerin başında gelir. Sorumluluklarınızın sadece maddi değil, duygusal sorumluluklar olduğunu da göz ardı etmeyin.


Konular